HAKSIZ MIYIM AMA!

 


Gün içinde onlarca olay yaşarız “Haklı değil miyim ama” dediğimiz… ama bazıları vardır ki;

“..ama haksız mıyım ALLAH aşkına, böyle bir şey olabilir mi yani” dedirtir. Bir kişinin “Haklısın hayatım, ayıp etmişler” demesi içimizi soğutmaz. Daha çok kişiden haklı olduğumuzu duymaya ihtiyaç duyar ve anlatırız da anlatırız. Dost bildiğim ‘Haklısın.” desin, düşman bellediğim de herkesin beni haklı bulduğunu duysun diye…

Tuğçe tam da böyle hissediyordu şu anda. En güvendiği arkadaşı ona böyle bir yanlışı nasıl yapabilmişti? Hem üzgün, hem de çok sinirliydi. Bir yandan yemeği hazırlarken bir yandan da “Nankör işte n’olacak”diye bağırarak girdi salona. Eşi “Evet hayatım, aynen..” Onun  sinirine ortak olmadan ama “Amannn boşver güzelim” dese başına gelecekleri bildiğinden, kısa ve kesik cümlelerle onu sakince onaylıyor ve olayın dışında kalmaya çalışıyordu.

Çünkü bu; zaman zaman yaşanan sahnelerdi evlerinde. Saman alevi gibi parlardı. Ona haksızlık yapan bir arkadaşı olduğunda “Bitti, bak bu sefer sondu, yooo artık aklım başıma geldi bir daha hakkımı yedirmem ” gibi cümleler havada uçuşur ama bir süre sonra şikayet ettiği arkadaşıyla eski samimiyetine döner ve tabii ki aynı arkadaşı onu kıran aynı davranışı tekrarlardı.

İlk zamanlar eşinin üzüntüsüyle çok dertlenir; onu rahatlatabilmek ve çözüm bulmak için fikirler üretirdi.

“Şöyle mi yapsan, böyle mi desen “gibi yönlendirmelerle iş arkadaşlarıyla arasında sınırları olmasının olayların gidişatını düzelteceğinden bahsederdi.  Kendisini üzen kişilere üzüldüğünü belli eden tepkiler verirse; diğerlerinin ona böyle davranamayacağını bazen tatlı tatlı bazen de dümdüz söylerdi. Bunu onun daha mutlu olabilmesi için yaptığını düşünür ve onunla birlikte sorunu çözmeye çalışırdı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, der ki; “Davranışlarında değişiklik yapmadığın sürece aynı sonuçları yaşamaya devam edersin.”

Tuğçe başlarda “Dimi canım, evet aşkım..” diye tepki verirken bir süre sonra “Of Cüneyt sen de amma akıl verme meraklısısın, sence ben senin bu söylediklerini düşünememiş olabilirmiyim?” Ya da “Off aklını kendine sakla… ay sana da bir şey anlatıcam nerdeyse onlar haklı diyeceksin… Amaann sana anlatanda kabahat, işin gücün beni eleştirmek…”  gibi şikayetlerle sinirlendiği kişileri unutup eşini azarlamaya başlıyordu.

Birgün Cüneyt “Hayatım fikrimi paylaşmadan nasıl sohbet edeceğiz? Üzülmeni önleyecek hareketleri yapıyor olsaydın onlar da seni üzemezlerdi değilmi? Demek ki bir sorun var ve bizim bir sevinci ya da üzüntüyü fikir alışverişi ile çözebileceğimizi düşünüyorum aksi takdirde bu bir sohbet değil, bir tarafın diğerini dinlemesi olmuyor mu?” dedi.

Tuğçe coşkuyla zıpladı koltuktan. “Evet” dedi. “Evet bu. Beni dinlemeni ve onaylamanı istiyorum. Söylediğin her şeyi biliyorum ama yapmak istemiyorum. Tamam sen itiraz etmeden ben söyleyeyim; yapmaya gücüm yetmiyor. Dolayısıyla sadece dinlemeni ve beni haklı bulmanı istiyorum” Cüneyt bir an ağzı açık; karısına baktıktan sonra şevkatli bir gülümseme ile “İyi de hayatım, bu seni kandırmak olmaz mı?” dedi.

Bazen de sadece kandırılmaya ihtiyacı olur insanın. Onaylanmaya… “Bu adam yanlış da yapsam benden yana.” diyebilmeye…

Çünkü, insan zaten bilir yapılması gerekeni ama gücü yetmez. Ve bazen bu güçsüzlüğü onu sevenleri üzer, yorar, kırar.

Ve tam da Cüneyt’in yaptığı gibi “Hı hı, evet hayatım, tabii..” diye dinlemeye başlar. Sonra da “Kocam benim dertlerimi o kadar yüzeysel dinliyor ki beni hiç ciddiye almıyor, sevmiyor eskisi gibi; eskiden ne güzel dertleşirdik.” diye şikayet ederken bulur kendini.

İnsan yolda kaybolmaya çok meyilli yaratılmış, güzel olduğunu, kolay olduğunu düşündüğü şeyin peşinden koşmayı sever. Varacağın adrese dolana dolana giderken yolda çok eğlensen de vardığında çok yorgun olursun.

Dolayısıyla beni seven insanların ya da bu şeyi benden önce yapmış ve yöntemi bulmuş kişilerin anlattıklarını, öğretmeye çalıştıklarını dinleyip, modelleyebilmek önemli.

Deneyip yanılarak değil de tek atışta hedefi vurabilmek;  anlık olarak sıkıcı gelse de, toplamda beni de ilişkilerimi de güçlendiren fırsatlar olabilir…


Yorumlar

  1. Modelleme için stratejiler geliştirmek zaman- motivasyon -işgücü ve maddi kayıptan koruyor

    YanıtlaSil
  2. Tuğçe'nin çıkışı öyle gerçek ki...İnsan aslında nasıl da onaylanmaya ihtiyaç duyan bir canlı... Yapıp ettiklerimizle ile gerçeğin sahibinden onay almak mesele...Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  3. Hepimizin birzamanlar yaşadığı yanılgıları,ne güzelde özetlemiş.

    YanıtlaSil
  4. Ve insanoģlu şu kısacik hayatta; Haksizsin! Haklıyım! diyerek oyalanır durur!

    YanıtlaSil
  5. Bana akıl verme demek kolaydır ama hayatı kolaylaştıran diğer insanların deneyimlerinden faydalanabilmektir.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder