Gün içinde onlarca olay yaşarız “Haklı değil miyim ama”
dediğimiz… ama bazıları vardır ki;
“..ama haksız mıyım ALLAH aşkına, böyle bir şey olabilir mi
yani” dedirtir. Bir kişinin “Haklısın hayatım, ayıp etmişler” demesi içimizi
soğutmaz. Daha çok kişiden haklı olduğumuzu duymaya ihtiyaç duyar ve anlatırız
da anlatırız. Dost bildiğim ‘Haklısın.” desin, düşman bellediğim de herkesin
beni haklı bulduğunu duysun diye…
Tuğçe tam da böyle hissediyordu şu anda. En güvendiği
arkadaşı ona böyle bir yanlışı nasıl yapabilmişti? Hem üzgün, hem de çok
sinirliydi. Bir yandan yemeği hazırlarken bir yandan da “Nankör işte
n’olacak”diye bağırarak girdi salona. Eşi “Evet hayatım, aynen..” Onun sinirine ortak olmadan ama “Amannn boşver
güzelim” dese başına gelecekleri bildiğinden, kısa ve kesik cümlelerle onu
sakince onaylıyor ve olayın dışında kalmaya çalışıyordu.
Çünkü bu; zaman zaman yaşanan sahnelerdi evlerinde. Saman
alevi gibi parlardı. Ona haksızlık yapan bir arkadaşı olduğunda “Bitti, bak bu
sefer sondu, yooo artık aklım başıma geldi bir daha hakkımı yedirmem ” gibi
cümleler havada uçuşur ama bir süre sonra şikayet ettiği arkadaşıyla eski
samimiyetine döner ve tabii ki aynı arkadaşı onu kıran aynı davranışı
tekrarlardı.
İlk zamanlar eşinin üzüntüsüyle çok dertlenir; onu
rahatlatabilmek ve çözüm bulmak için fikirler üretirdi.
“Şöyle mi yapsan, böyle mi desen “gibi yönlendirmelerle iş arkadaşlarıyla arasında sınırları olmasının olayların gidişatını düzelteceğinden bahsederdi. Kendisini üzen kişilere üzüldüğünü belli eden tepkiler verirse; diğerlerinin ona böyle davranamayacağını bazen tatlı tatlı bazen de dümdüz söylerdi. Bunu onun daha mutlu olabilmesi için yaptığını düşünür ve onunla birlikte sorunu çözmeye çalışırdı.
Deneyimsel Tasarım
Öğretisi, der ki; “Davranışlarında değişiklik yapmadığın sürece aynı sonuçları
yaşamaya devam edersin.”
Tuğçe başlarda “Dimi canım, evet aşkım..” diye tepki verirken
bir süre sonra “Of Cüneyt sen de amma akıl verme meraklısısın, sence ben senin
bu söylediklerini düşünememiş olabilirmiyim?” Ya da “Off aklını kendine sakla…
ay sana da bir şey anlatıcam nerdeyse onlar haklı diyeceksin… Amaann sana
anlatanda kabahat, işin gücün beni eleştirmek…”
gibi şikayetlerle sinirlendiği kişileri unutup eşini azarlamaya
başlıyordu.
Birgün Cüneyt “Hayatım fikrimi paylaşmadan nasıl sohbet
edeceğiz? Üzülmeni önleyecek hareketleri yapıyor olsaydın onlar da seni
üzemezlerdi değilmi? Demek ki bir sorun var ve bizim bir sevinci ya da üzüntüyü
fikir alışverişi ile çözebileceğimizi düşünüyorum aksi takdirde bu bir sohbet
değil, bir tarafın diğerini dinlemesi olmuyor mu?” dedi.
Tuğçe coşkuyla zıpladı koltuktan. “Evet” dedi. “Evet bu. Beni
dinlemeni ve onaylamanı istiyorum. Söylediğin her şeyi biliyorum ama yapmak
istemiyorum. Tamam sen itiraz etmeden ben söyleyeyim; yapmaya gücüm yetmiyor.
Dolayısıyla sadece dinlemeni ve beni haklı bulmanı istiyorum” Cüneyt bir an
ağzı açık; karısına baktıktan sonra şevkatli bir gülümseme ile “İyi de hayatım,
bu seni kandırmak olmaz mı?” dedi.
Bazen de sadece kandırılmaya ihtiyacı olur insanın.
Onaylanmaya… “Bu adam yanlış da yapsam benden yana.” diyebilmeye…
Çünkü, insan zaten bilir yapılması gerekeni ama gücü yetmez.
Ve bazen bu güçsüzlüğü onu sevenleri üzer, yorar, kırar.
Ve tam da Cüneyt’in yaptığı gibi “Hı hı, evet hayatım,
tabii..” diye dinlemeye başlar. Sonra da “Kocam benim dertlerimi o kadar
yüzeysel dinliyor ki beni hiç ciddiye almıyor, sevmiyor eskisi gibi; eskiden ne
güzel dertleşirdik.” diye şikayet ederken bulur kendini.
İnsan yolda kaybolmaya
çok meyilli yaratılmış, güzel olduğunu, kolay olduğunu düşündüğü şeyin peşinden
koşmayı sever. Varacağın adrese dolana dolana giderken yolda çok eğlensen de
vardığında çok yorgun olursun.
Dolayısıyla beni seven insanların ya da bu şeyi benden önce
yapmış ve yöntemi bulmuş kişilerin anlattıklarını, öğretmeye çalıştıklarını
dinleyip, modelleyebilmek önemli.
Deneyip yanılarak değil de tek atışta hedefi vurabilmek; anlık olarak sıkıcı gelse de, toplamda beni
de ilişkilerimi de güçlendiren fırsatlar olabilir…
Modelleme için stratejiler geliştirmek zaman- motivasyon -işgücü ve maddi kayıptan koruyor
YanıtlaSilTuğçe'nin çıkışı öyle gerçek ki...İnsan aslında nasıl da onaylanmaya ihtiyaç duyan bir canlı... Yapıp ettiklerimizle ile gerçeğin sahibinden onay almak mesele...Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilHepimizin birzamanlar yaşadığı yanılgıları,ne güzelde özetlemiş.
YanıtlaSilVe insanoģlu şu kısacik hayatta; Haksizsin! Haklıyım! diyerek oyalanır durur!
YanıtlaSilBana akıl verme demek kolaydır ama hayatı kolaylaştıran diğer insanların deneyimlerinden faydalanabilmektir.
YanıtlaSil