Ben ona baba diyorum, o
yanımdayken hiç korkmuyorum. O, benim kahramanım her şeye gücü yeter. Her baba
bir dağ değil midir zaten? Bazen sırtını dayarsın, bazen gölgesine sığınırsın….
“Babam bana kızdı” dersin;
büyüdüğünde anlarsın. Sen zarar göreceksin diye ödü kopmuş, sen tekrar yapma
diye sana celalli tarafını göstermiş. Her zaman seni korumaya çalışmış… Bunu
yaparken bazen hatalar yapmış ama toplamda daha iyisini bulmaya çalışmış.
“RABBim seni bana emanet
etti.” demiş.
Annem ona “Bey”, Babaannem
“Gözümün bebeği”, Dedemse “Oğlumm” diyor. Ahmet Ağabey “Kayınço”, Mehmet Ağabey
“Hüsnü Bey”… Herkes başka bir şey söylüyor. “Bu kim?” dediğinizde herkesin
yüklediği anlam değişik. Ve tabii ki benim için de aynısı geçerli. Annem
“Şehzadem”, babamsa “Aslan oğlum” diyor.
Ne tuhaf değil mi? İnsan
kendine verilen sıfata layık davranışlar sergiliyor.
Anneme “Büyüdüğümde çok çalışıp
sana havuzlu villa alacağım anneciğim!” derken,
Babama “Kendi işimizi kurarız
baba! Sen müdür olur odanda oturursun, ben bütün işleri hallediveririm.”
çıkıyor ağzımdan.
Ama öğretmeniminki biraz iş
yüklüyor omzuma… “Zehir Ali!” diyor o bana. O yüzden çok çalışmak zorunda
kalıyorum sınıfta.
Sıfatlarımın haricinde bir de
doğuştan gelen özelliklerim var. Ben hiç sıkılmayı sevmiyorum mesela. Hayat
çok eğlenceli çünkü.
Ne gerek var ki “3 gün önce sen
benim topumu bana sormadan almıştın!” diye dert etmeye. Top orada duruyordu
zaten! Ben de alıp öbür arkadaşlarımla tek kale maç yaptım, alıp evime
götürmedim ki? Bizim Ahmet her şeyi dert eder zaten… yok “O benim kalemim, yok
“Bu benim topum”… Aslında izin isteyince de veriyor ama illa “Sormadan
almayın!” diyor.
Bazı insanlar eşyalarını
paylaşmayı sevmiyormuş gibi görünse de, izin almadan eşyalarını kullandığımızda
kendisine saygı duyulmadığını hissediyor. Tabii ki bu da kendini kötü
hissettiriyor. Bazıları ise tam zıddı! Onlara da “Topunu alabilir miyim?” diye
sorduğunda “Bunu sormana ne gerek var ki? Orada duruyor, al. Nerede oynayalım?”
diye hem malını hem zamanı hem eğlenceyi paylaşmayı seviyor.
Mesela annem “Aynı dayısı Ali!
Bana hiç benzemiyor!” diyor birileriyle sohbet ederken. Ama dayıma da “Serseri”
diyorlar, kimse ona “Şehzadem” demiyor ki? Neyimiz benziyor anlamıyorum… Zaten
ben anneme nasıl benzeyeyim, kız bile değilim…
Bu büyükler çok kafa karıştırıcı…
Peki ya büyüklerin kafası?
Onların da kafasını karıştıran
şeyler var...
Annem dayıma “Oğlum, 30 yaşına
geldin hâlâ öğrenemedin odamdan izinsiz bir şey almamayı!”
Asıl annem neden öğrenemedi,
dayıma binlerce kez söylediğin şeyin artık dayım için bir önemi olmadığını…
“Abla sen bu evden ayrılalı 10 sene oldu, 10! Kitap aldım, ne aldım ki sanki?”
Böyle çocuk gibi kavga ediyorlar.
İnsan istiyor: “Sevdiklerim beni
tanısın, anlasın. Beni neler üzer, neler çok mutlu eder...” Ama bu bir istekten
öteye gitmiyor çoğunlukla. Sonra da “Kardeşim olmasan selam vermem!” cümleleri
çıkmaya başlıyor.
Hepimiz farklı yaratıldık.
Karşımızdakinin bizden
farklı olan değil, bizden güçlü olan yönlerini gördüğümüzde birbirimizi
tamamlarız ve gerçek kahramanlar oluruz…
Parmak izi gibi herkes farklı yaratılmıştır. Biz de bunu görüp ona göre davranırsak hayat çok daha güzel olur
YanıtlaSilGözümün önünden film sahneleri gibi yaşamım ☺️Geçenlerde kız kardeşim "Abla yüzümdeki çizikler senin eserin."dedi. AA dedim hiç hatırlamıyorum. Küçükken yapmıştın deyince küçüktüm nasıl hatirlayayim dedim☺️Sanki KK almamışım gibi 😉Kaleminize sağlık 🌺
YanıtlaSilÇok başarılı bir yaz olmuş emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilKaleminize sağlık insanın farklılığı düşünmesi için çok güzel bir yazı olmuş ;)
YanıtlaSilBizde olmayan karşımızdakinin güçlü yönünü kendimize kattığımızda tamamlanırız..
YanıtlaSilFarklı yaratılmışız ve bu farklılıklar bizi hayatta geliştiren şeyler. Kaleminize sağlık…
YanıtlaSilFartkılıklarımız zenginliklerimizdir, idrak edebildiğimizde hayat güzelleşiyor
YanıtlaSilYaratiliştan hepimize verilen farkliliklar bizim gücümüz..bir de birbirimizin farkliliklarni fark esip kemsimize transfer ettigimizde gucumuz artar :)
YanıtlaSilFarklılıklar aslında insanın hayatını renklendiriyor
YanıtlaSilFarklılıkları kabul edince insan ilişkilerini yönetebiliyor. Yoksa sadece zulüm insan insana gibi anlıyor
YanıtlaSil