EYVAH, İŞLERİM BÜYÜDÜ!


Ben nasıl bu hale geldim Allah’ım? … Hayallerim vardı. Mesleğimde ilerleyecek, kendi firmalarımı açacaktım! … Oysaki şu an yaşım neredeyse kırka yaklaştı ve hayallerim hayal olarak kaldı. Halbuki ne kadar çalışkandım da iş hayatında. İşimden patronlarım, müdürlerim memnun kalırlardı. İş yerinde problem olsa ayrılsam yine “dön” diye beni ararlardı. Adamlar da haksız değil şimdi üç kişilik işi tek başıma gocunmadan yapıyorum! Ne de güzel günlerdi fırtına gibi eserdim. İsmim geçince “Aaa tamam Filiz varsa o iş bitmiştir!” derlerdi. 

Sahi ne oldu bana?

Hayatta neyi yapacağımı bilirsem hedefime ulaşabilirim.  Neyi yapmayacağımı bilirsem de hedefime daha kolay ulaşırım.

Aslında ben hep böyleydim. Babam da çok kızardı bana. ‘Kendi işini yapmak aklına gelmiyor da hep başka şeylere koşturuyorsun.’ diye. Ne kadar da suçlardım babamı. Yaptıklarım da bana göre çok iyi şeylerdi. Evde biri hastalanırdı evi şen şakrak ederdim. Yemekler yapar, muhabbetler eder bir de bütün işleri hallederdim. Akrabalarımdan biri doğum yapar hastanede ona refakatçi olurdum. Sahi yeni doğan bebeğe kaç bekar bakabilir? Arkadaşımın düğünü olur en önde safta ben tabii organizasyon benden sorulur.  İş yerinde birinin derdi olur dinle… Dinlemek bir şey değil de işten de en geç çıkan olurdum.  İnsanlar ne kadar iyisin birde üzerine başarılısın dediklerinde kendimle gurur duyardım. O günler gözümün önüne gelince sevinç olsa da o anlık sonrası mutsuzluk…

İnsan bu hayatta asıl amacından uzaklaşınca, hedeflerini de gerçekleştiremez hale gelir….

Şimdi evli çoluk çocuğa karışmış bir kadınım. Nerede o eski Filiz desem de kendime bunları hatırlatmak canımı acıtıyor. Nerede hata yaptığımı bunca sene kayıptan sonra anladım…

Çok işe koşan bir işi yapamazmış…

Gençliğin heyecanıyla fazla işi aynı zamanda yapıp tamamlayabileceğimi sandım. Oysaki çoğu şeyi yarım bırakmışım ya da bıraktırmışım…

Evde bir hasta varken onun boşluğunun hissedilmesini mesela. Hastanede refakatçi bir aile büyüğünün deneyim aktarabilmesini. İş yerinde kendi önceliğimi, programlarımı… 

Pek bir şey değişti mi? Hayırrrr… 

İŞLERİM DAHA DA BÜYÜDÜ. Şimdi evde eşim, çocuklarım herkes benden bekliyor yapmayınca da kızıyor. Kendimle ilgili de çevremle ilgili de faydalı ve güzeli istememde sorun yok. Sorun hem isteklerimin aşırılaşması hem de kendime ve de çevreme zarar vermemde. Başkalarından ve kendimden rol çalmamda. 

Hangi insan başka başrolde oynayıp da kendi hayatının başrolü olabilir? Hiç kimse…

Sevgili günlüğüm; bugün sana sözüm olsun. Hedeflerime ulaşabilmek ve mutlu, başarılı olmak adına.  Kendi sınırıma ve başkalarının sınırlarına riayet edeceğim. Böylesi her iki taraf içinde faydalı ve güzel….

Sevgiler….



Yorumlar

  1. İnsan bu hayatta asıl amacından uzaklaşınca, hedeflerini de gerçekleştiremez hale gelir…🤔🤔
    🌸 İnsan o kadar çok oyalanıyor ki asıl amacını unutup sağda solda vakit kaybediyor...

    YanıtlaSil
  2. ilk kez, bir kez geldiğimiz dünyaya rolleri karıştırınca,
    ana bir amaca bağlı olmayınca boş uğraşlarla geçiyor zaman...
    Ne zaman anlıyor insan?
    Bir göz açıp kapamalık ömrün sonunda...

    YanıtlaSil
  3. Eğitim ne kadar da şart.... Nörolojik tarzlarimizi, İletişim ve ilişki kurma sekillerimizi... İyi ki Deneyimsel Öğreti Eğitimleri var... Uygulayanlardan olmak ümidiyle...🌺

    YanıtlaSil
  4. Doğru bilinen yanlışlardan birisi... Ve en önemlilerinden... Çünkü insan hayır demeyi sadece yanlışa zannediyor. Oysa insan evladına hayır derken evladının yanlış olmadığı gibi bazen yemek yapma da yanlıştır, ödev yapmak da hasta bakmak da yanlıştır... "Aaaa tövbe tövbe, olur mu öyle?" Olur ... Her yerde var olan, yok olur... Sinavdaykrn annemi arayabiliyor muyum, hayır. Annemi aramak yanlış mıydı ki? O sırada evet. O sınırlar içinde anneni aramak bile yanlış olabiliyorsa bunu hayatımızın her yerinde düşünmemiz gerekmez mi?

    YanıtlaSil
  5. Sınırlar netleştikçe insan rahatlar, işler yoluna girer...Emeğinize sağlık🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder