Defne
kendini hiç olmadığı kadar mutsuz hissediyordu. Hayatındaki hiçbir şey düzgün
gitmiyordu. İşleri çok düzensizdi. Hiçbir işini yetiştiremiyordu. İşlerine
odaklanamıyordu. “Bana çok iş veriyorlar, bu yükü artık kaldıramıyorum.” diye
düşünüyordu.
İş
yerindeki sıkıntıları yetmiyormuş gibi eşiyle de arası bu aralar pek iyi
değildi. Zaten her şey üst üste gelirdi her zamanki gibi… Eşi ile her kavga
ettiğinde iş yerinde sorun yaşardı veya annesiyle de tartışırdı. Evden
çıktıktan sonra telefonda annesiyle de kavga etmişti. İş yerinde de iyi bir gün
geçirmemişti. Bütün gün işlerine de odaklanamadı sadece eşini düşündü. Eşinin
sorunu neydi? Neden sürekli onunla kavga ediyordu? Bazen çok ilgili biri olup
ona çok güzel hediyeler almayı düşünürken bazen de hiç umurunda değilmiş gibi
nasıl davranabiliyordu? Eşinin çift kişilikli olduğunu düşünmeye başladı.
Gerçekten de öyle miydi?
Ne
yapmalıydı? Eşinin sorunlarını nasıl düzeltebilirdi? Neden sürekli sorun
çıkartıyordu? Biraz daha anlayışlı olsa olmaz mıydı? Bu girdaptan nasıl
çıkacaktı? İlişkisi neden hayatındaki her şeyi bu kadar etkiliyordu?
Ofiste
kötü bir gün geçirdikten sonra eşi ile de tartıştığı için eve gitmek istemedi.
Sahile doğru yola çıktı. Deniz havasını içine çekti mis gibi kokuyordu.
Gökyüzüne baktı. Düşündü. Sadece düşündü. Neden ilişkisi bu kadar dengesizdi?
Aynı ilişkisi gibi hayatı da nasıl aynı şekilde dengesiz olabiliyordu? Nerede
hata yapıyordu?
Eşinin
her istediğini yaptığını düşündü. Onu mutlu etmek için bazen istemediği şeyler
bile yapıyordu. Sadece eşi istediği için yapıyordu. Ama eşi hep daha fazlasını
istiyordu. Onu ne yaparsa yapsın mutlu edemiyordu. Bir insanın her istediğini
yaparak onu mutlu etmem mümkün değil miydi? “Ağzımla kuş da tutsam bu adam asla
memnun olmaz. Yine bir eksikliğimi bulur.” Diye düşündü. Gerçekten de öyleydi.
Eşinin isteklerini yaptıkça aslında eşinde daha fazla beklenti oluşturduğunun
farkında değildi.
Evdeki
her türlü işi kendisi hallediyordu. Ampul mü değiştirilmesi gerekiyor Defne
yapıyordu. “Elime mi yapışır ampul değiştirmekte ne var ki!” diye düşünüyordu.
Ama aslında eşine hiç fırsat vermiyordu. Bir tatil planı mı yapılacak her şeyi
Defne ayarlıyordu. Bir an düşündü. Eşinin kendi kendine yaptığı hiçbir şey
yoktu. Bu yüzden şikâyet etmişti ve kavga etmişlerdi. Ama eşi bir şekilde haklı
çıkmış ve Defne yine “ne yaparsam yapayım yetemiyorum…” hissine yine
kapılmıştı.
Bazen
hiçbir iş yapmadığında onun kendi kendine bir şeyler yapabildiğini veya ona hiç
ilgi göstermediğinde onun yaklaştığını fark etti. Ama bu durum hiç uzun
sürmüyordu. Defne kendini kontrol edemiyordu. Yine üzerine düşüp dengeleri
bozuyordu. Bir teraziye benzetti bu durumu. Sürekli sallanan bir türlü
dengesini bulamayan… o saldığında eşi teraziye ağırlık koyuyor, kim ağırlık koyarsa
diğer zaten yukarı çıktığı havalandığı için ağırlık koymasına fırsat
kalmıyordu. İki taraftan da eşit ağırlık konulsa ne olurdu?
İnsan
ilişkilerinde denge çok önemlidir.
Denge bir
kez kaçtı mı toparlamak için her iki tarafın da uğraşması gerekir. Bedel
ödeyen sürekli emek veren taraf için zor olan bu bedeli kesmesi, bedel ödemeyen
emek vermeyen tarafın da emek vermesi gerekir ve bu her ikisi için de çok
zordur.
Bir
insanın isteklerinin hepsini yapmak onun beklentilerini arttırır. Yapan insanı
da ona düşkün kılar. İşte Defne’nin yaşadığı tam olarak buydu. Eşini hayatının
merkezine koyması, sürekli ona bedel ödemesi, emek vermesi, kendisini ona
düşkün yapmıştı. İlişkiler hep bir denge üzerinedir. Defne düşkünleştikçe de
eşi ona nankörleşti. Beklentileri yükseldi ve hiçbir şeyden memnun olmayan her
zaman daha fazlasını isteyen bir insana dönüştü.
Bir insan
bir insanı asla değiştiremez. İnsan sadece kendini değiştirebilir. Dengesi
bozulmuş bir ilişkide karşı tarafın değişmesini beklemek, aynı balık tutmak
isteyen balıkçının oltasına yem koymadan balığın gelmesini beklemesi gibidir. Balık
tutma yöntemini değiştirmeden bunu başaramaz. Yem olmayan bir oltaya balık
gelmez. Oltaya yem taktıktan sonra yöntemini değiştirdikten sonra balığın
gelmesini bekleyebilir.
Bir
ilişkide denge bozulmuşsa bunu fark etmişse önce insanın kendisini değiştirmesi
gerekir. Doğru yerlere doğru bedelleri ödemesi gerekir. Karşısındaki insanın
ödemesi gereken bedelleri ödeyerek ilişkide dengeyi sağlayamaz. Kaçan
kovalanır misali kovalamayı bırakması gerekir. Doğru kaynaklarla insanın
kendisini beslemesi gerekir. İlişkilerdeki bedel dengesini korumak ilişkinin
dinamiği için çok önemlidir. Dengeye ulaşan ilişkide de düşkünlük, nankörlük,
aşırılık olmaz.
Defne’nin
ödediği fazla bedelleri doğru yöne, kendisine çevirerek ilişkisini dengeye
getirmesi gerekir. Çünkü sen değişirsen dünya değişir.
Bağlantılarımız
Hayat bir denge üzerine kurulu. Denge bozulduğu anda domino taşı gibi birçok şeyi de etkiliyor. Hayatta olduğu gibi İlişkilerde de bir kıvam var onu yakalayabilmekte marifet.
YanıtlaSilSorunlar artmışsa, hayat iyice karmaşık hale gelmişse doğru soruyu sormaktan başka çare yok... "Ben neyi göremiyorum? Neyi öğrenmem gerekiyor?"
YanıtlaSilİlişkilerdeki sorunların denge problemimden kaynaklandığını farkettiren çok güzel bir yazı olmuş. Umarım hepimiz gerek eşimizle gerek annemizle gerek çocuğumuzla olan ilişkilerimizde bozduğumuz dengeleri, bedellerimizi doğru yerlere çevirerek tekrar sağlayabiliriz.
YanıtlaSil