ŞİKAYET ETME ŞÜKRET
O yılın ilk karı yağmıştı. Rüzgarın yerdeki karları camlara savurduğu soğuk bir kış günüydü. Çocuklar için kartopu oynama mevsimi olsa da insanlar evlerine kapanmıştı. Çorapçı Mahmut işine doğru yola çıkmıştı. Çarşıda büyük bir dükkanı vardı. Eskiden sokaklarda çorap sattığı için adı, çorapçı Mahmut olarak kalmıştı.
Sabahları güneş doğmadan uyanır ve çarşı açılmadan çarşının önünde beklerdi. Güne erkenden başlamayı, köyden şehre ilk geldiği gün ona babası öğretmişti. Babası da sokak sokak gezip leblebi tozu satardı. İkisi de çok çalışkandı.
Güler yüzlü bir adamdı Mahmut. Tezgahına çorapları özenle dizerken insanlar onu hayranlıkla izlerdi. Yalın ayak gördüğü çocuklara da çorap hediye etmeden geçmezdi. Her zaman halinden hoşnuttu. Yüzünden mutluluğu okunurdu. Görenler, “Bu adam bu işten nasıl bu kadar keyif alıyor?” diye düşünürdü.
Çorapçı Mahmut, kendisine verilenden de kendisine verilmeyenden de razıydı. “Benim kaşım, gözüm neden böyle? Eşim neden böyle? Neden kazancım az, başkalarının kazancı daha fazla? Bu kadar çalışıyorum da neden benim evim yok? Bu iş de çekilir mi?” diyerek kendini başkalarıyla kıyaslayıp şikayet etmezdi.
Zamanla emekleri boşa gitmedi. Bir dükkanda çırak olarak işe girdi. Sonra ustasıyla, birkaç çalışanla ortak oldu. Anlaşarak ortaklıkları bitince de kendi işinin patronu oldu. Severek, çabayla, mücadeleyle yol aldı. Bazen zorlansa bile zorluğun geçeceğini bilirdi.
Bir de komşu dükkanın sahibi, arkadaşı Osman vardı. Yan dükkanda havlu, çarşaf gibi tekstil ürünleri satardı. Osman’a dükkanı, babasından kalmıştı. Dükkanın birçok şubesi vardı. Osman, sabahları işe gelmezdi. Çıraklar dükkânı açar. O öğlene doğru gelirdi. Osman’ın geldiği, söylene söylene gelmesinden anlaşılırdı.
“Bir kapalı otopark yapmamışlar. Ne biçim yer burası? Peder de dükkan açmak için bula bula burayı bulmuş. Trafiği bitmek bilmiyor. Sıcak suyu akmıyor. Doğru düzgün bir yemek yiyeceğimiz yer yok. Çarşı demeye bin şahit gerek.”
Şikayet dilinde yuva yapmıştı adeta. Neydi Osman’ı şikâyete götüren şey?
Rahata alışan, emek vermeyen insan şikâyet eder.
Osman’ın evi, arabası, işi, parası, eşi, çocukları, sağlığı… hepsi vardı ama bir türlü memnun değildi hayatından. Hep şikayet, hep şikayet. Her gün mutlaka bir şeyleri bahane ederdi şikayet etmek için. Bir gün satış elamanını, bir gün eşini, bir gün ekonomiyi… Bir şey bulamazsa ne kötü hava diye havayı şikayet ederdi.
Bazen Mahmut’a gelir derdini anlatırdı. “Arkadaşım, ben aslında harcandım buralarda. Hayalim hep futbolcu olmaktı. Babam beni kulübe yazdırmıştı ama sonra geri aldı. Beni okuyayım diye paralı okullara, yurt dışına gönderdi. Ekonomi okumamı çok istiyordu. Benim hayalimse yıldız futbolcu olmaktı. Baksana, şimdi bu eskimiş dükkânda yaşlanıp gidiyorum.”
Çorapçı Mahmut ise arkadaşına, “Haklısın Osman. Hayallerinin gerçekleşmemesine insan üzülüyor. Ancak şu an rızkımızı kazanıyoruz. Sağlığımız yerinde, güzel bir hayatımız var. Biz bize verilenlere şikâyet etmek yerine, şükretsek daha güzel olmaz mı?
İnsan, kendinde eksik olanları görerek bunları dile getirip şikayet eder. Başkalarına verilenlere bakarak, kendisinde olmadığı için üzülür. Oysa insan kendisine verilip diğer insanlara verilmeyen birçok şey bulabilir.
Çorapçı Mahmut, her zaman iyiyi, güzeli ve olumlu olanı görmeye çalışırdı. Böylece hayattaki yaşadığı problemlere takılı kalmadan çözüm yollarına bakar, çözer ve geçerdi. Zor zamanında da şikayeti olmazdı. İnsanları dertleriyle bunaltmazdı. Danışmak istediğine çözüm aramak için danışır ve yoluna devam ederdi. Mahmut, şikayet etmekle hiçbir problemini çözemeyeceğini de bilirdi.
Şikayet etmek, insanı itici hale getirir. Sürekli şikayet eden birini yanında kim ister ki?
İşten geldiğinde müşterilerini şikâyet eden bir adamdan karısı uzaklaşır. Adam eve gelir gelmez çocuğunu şikâyete başlayan kadını duymak istemez. Arkadaşlarını, öğretmenini sürekli şikâyet eden bir çocuğa ailesi zamanla kulaklarını tıkar.
Osman’ın da şikayetlerini dinlemek isteyen pek kimse kalmamıştı. Git gide insanlar ondan uzak durmaya başladı. Çarşıda tek arkadaşı Mahmut kalmıştı. O da Osman’ın sadece dert yanmak için kendisiyle konuşmak istediğini, hiçbir çözüm aramadığını, yol gösterse bile umursamadığını anlayınca arasına mesafe koymuştu.
Osman, hem evdekilerin hem de çarşıdaki insanların kendisinden uzaklaştığını fark etmişti. Konuşabildiği tek insan da kendisinden uzaklaşıp mesafe koyunca bir şeyler yapması gerektiğini anladı. Arkadaşı Mahmut’a geldi. Kimsenin kendisiyle ilgilenmediğini, konuşmadığını, bu duruma çok üzüldüğünü anlattı.
“Ben neden bu duruma düştüm? Bana bir yol gösterir misin? Yanlışlarımı düzeltmek istiyorum” dedi. Mahmut, “İnsan, hayattaki eksikliklere odaklandıkça mutlu olamaz. Ona destek olanlara teşekkür etmedikçe, kendisine verilenlere şükretmedikçe yüzü gülmez. Bu defa da şikayet eder. İnsanlar da şikayet eden insanın bu davranışından rahatsız olur. Çünkü bu, insanların da motivasyonunu düşürür. Sadece dert dinlemiş olurlar ve şikayet edenden uzaklaşırlar.”
Osman, Mahmut’a teşekkür ederek “Ben, ne yaptığımı fark edememişim. O halde iyi tarafları görerek başlıyorum yeniden.” dedi.
İnsan, doğru soruyu sorduğunda doğru cevabı bulmaya başlar.
Bunlar benim başıma neden geldi? Neden onların her şeyi var da benim yok? Neden beni bulur tüm olumsuzluklar? Bu tür sorular aslında şikayet sorularıdır.
Peki, benim vermem gereken doğru tepki ne olmalı?
Ne yaparsam doğru davranmış olurum? İşte sorulması gereken sorular bunlardır.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, hayattan çıkardığı derslerle insanın şikayet eden değil, çözüm üreten olmasına destek olur. Bununla ilgili insana yöntemler sunar.





Şükürlü bir gün olsun hergünümüz
YanıtlaSilMutlu insan şükrederi çok iyi anlatmış
Hep unuttuğumuz şeyleri hatirlatiyosunuz:( hem bayılarak takip ediyorum hemde canim aciyor:) kaleminize sağlik
YanıtlaSilŞükretmemiz gereken bu kadar şey varken görmüyoruz ve hep şikayet ediyoruz. Şikayet ederken şikayet ettiğimizin farkına bile varmıyoruz bazen. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilŞikayet eden itici gelir o zaman neden şikayet eder insan doğru soruyu sorabilmekle başlıyor doğru cevaba ulaşabilmek ne kadar doğru bir söz
YanıtlaSilşikayet etmek insanı itici hale getirir. gerçekten de öyle. insanın iticiliklerinden biri de şikayet etmesi.
YanıtlaSil
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık..
Şikayet etmenin zarar çok da güzel anlatılmış....
YanıtlaSilBana “ben zaten çok şikayet etmiyorum ki” gibi geliyordu. Bir keresinde bi hedef koymuştum kendime şikayet etmemek için, şok olmuştum. Gün içinde o kadar çok şeyden şikayet ediyomuşum ki, gizli açık birsürü şikayet…
YanıtlaSilÇok şükğr, farketmek bile azaltmamı sağladı
Çoğumuzun gerçeği bu, bir hedef koyup ölçmek lazım.
Yazı için teşekkürler
Elimizde olan ne kadar çok şey var farketmiyoruz. Olmayanlar için şikayet edip duruyoruz. Tekrar tekrar düşünmeye sevk ediyor yazılarınız teşekkürler.
YanıtlaSil